Hani babacığım sıcak bir yaz günüydü.Sen unutmuşsundur da ben unutamam.Belli ki çocuktum daha, ama ben kendimi büyük biliyordum.Hani arkadaşlarımın güllerini kıskanmıştım da, “bana hava attılar ellerindeki güllerle” demiştim.Hani o zaman da isteklerimiz, hayallerimiz,birer amaçtı sizin için.
Hani ertesi gün ellerinde kocaman bir demet gül, yüzünde güllerden de kocaman kıvançlı bir gülümsemeyle gelmiştin.
Canım babam, kendimi yanında ufacık hissettiğim, çalıştığın o koca binanın bahçesinden gülleri toplarken bir mahcubiyet var mıydı yüzünde?Keşke toplamasa mıydın o gülleri?Yıllar sonra neden o günü, güllerin sevincinden çok o mahcubiyet ifadesi ile hatırladım bir anda?
Acaba “ güller dalında güzeldir,onların varlığını hissettiğin sürece, bütün güller, bütün doğa senindir, sevdiğin sürece her şey senindir” deseydin o gün ; aklımda güllere olan hasretmi kalacaktı? Ben gerçekten kocaman bir kızken, arkadaşım araziden topladığı çiçeklerden bana vermediğinde,o günü buruklukla değil sevinçle mi hatırlayacaktım yoksa?