17 Haziran 2012 Pazar

köyümü özledim

Bu günlerde seninle uyanıyor seninle uyuyorum. Yemek pişirirken, sofra kurarken, trafikte giderken, kırmızı ışıkta beklerken, radyoda en damar şarkıyı araken, maydanozları sularken velhasıl bir yanım sıradanı yaşarken peşpeşe geçen tren vagonları gibi cümleler geçiyor içimden. Acı ile karışık samimi bir özlem var yüreğimde. Yaz geldi, pılımı pırtımı toplayıp sana gelesim var. Dağlarının eteklerinde gezmek, ırmaklarından geçmek, gökkubbenin altında uslu bir çocuk olmak, seni koklamak istiyorum. Tanıdık olanın alışagelmişliğini, özlenmiş olanın cömert ıkramlarını, benim olanı istiyoum işte uzun lafın kısası, bıktım başkalarının sılasında yaşamaktan. Hangi sokağın başında bekliyor çocukluğum? Evcilik malzelerimi hangi taşının altında saklıyor? Davulu yabancı zurnası yabancı...Köyümü özledim ötesi var mı?

26 Ağustos 2011 Cuma

seni ben...

Seni ben nasıl seviyorum, utana sıkıla
Seni ben çocukluğumu sever gibi
Seni vazgeçememek gibi
özlemek gibi
bakamamak gibi
iyi dilekler gibi
Kızılağaçlar gibi
Karanlıkta kaybolmayan yıldızlar gibi
Sevmeye devam ediyorum...

28 Haziran 2011 Salı

Sene 1989, aylardan nisan...

Sene 1989 olmalı, beşinci sınıfa gidiyordum. Yine herzaman ki gibi 23 Nisan öncesi, öğretmen sınıfı gözden geçiriyordu. Çocuk bayramı mıydı, yoksa çocukların asker gibi teknizam giyinip, resmi geçitte genellikle yağmurlu ve soğuk bir nisan gününde başı dik, içi boş bir gururla yürüdüğü tuhaf bir seromini mi?

Beşinci sınıftaydım ve bu sınıfın çalışkanları kim diye soranlara -o zamanki bir dolu saçma adetten biriydi- ilk parmak kaldıran birkaç çocuktan biriydim.Yani resmi geçitte rap rap diye, ayaklarını yere vura vura,çenesi ve tombik yanakları titreye titreye, göğsunde tatlı bir heyecanla yurumesi gereken biri varsa o da bendim.

Ama Leyla öğretmenin bayrama katılacakları seçerken aradığı farklı kriterler olduğunu şimdilerde buruk bir öfkeyle anıyorum.Öyle ya, çalışkan olmanın, resmi geçitte işe yarar bir tarafı yoktu.Törende, gıcır gıcır görünmek önemliydi.

Yanımda durdu, bana baktı, alenen süzdü.Ama ayakkabılarıma belki bir saniye daha uzun baktı ve beni seçmeden tam bir adım atıp uzaklaşmak üzereydiki, durumun saçmalığının ve haksızlığın büyüklüğünün verdiği cesaretle ayağa fırladım.
"Öğretmenim babam bana 23 Nisanda yeni ayakkabı alacak" dedim. Adım gibi biliyordum çünkü,hiç aksatmadan bayramdan bayrama -o zamanlar Çin malı muadillerinin olmadığı- deri gıcır gıcır siyah pabuçlar alınırdı bize.
Gerçekten de bayrama katıldım, babam yeni ayakkabılarımı da aldı ama şimdi dönup duşununce diyorum ki;

O seromoninin nesi bayramdı? Yıllar geçti ne değişti?

25 Ocak 2011 Salı

SONURİ ?

Guuri koxomankanu e daşkimi, pupuli kelemankalu...
Him ndğa şuku, birapapeşkuni biyuci do, okkomadu guri dolomapinuşukkule, so pxer so bdgur vamişkun.Huy şukule, rakkanepeşkuni vameop3edaşa, zuğakkale vagamap3edaşa, ixxi elabartaşa gza va celapxedaşa, guri va mikorun.
Ar3oşkimi irrituli ikuy, berepe o33en, kattuği ikuy, dulyaşa ulun mulun, ar3oşkimi boyinne hemtepe nozmoy, rakkanepe gola33en, guri mçimape umçimay,letta şura matten ...
Mitişkala vamazitten, domazittukko ti, miii ti varoxvo33onay ma na mağodenpe.
Tişkimi tesella mebiçam; ar si oreyi mendra naon, hakku moygağoden deyi bisseiram.
Ama mutu çare vamaen, gomaen do gomaen...
Arkale oxorişkimi,arkale nagomaen yerepe...
Doma33onen çi, huy şukule hemtepeşa mendaftikko ti, hekonuri vatobiya...
Komişkun ama, hay bore, hakonuri ti vabore,
Tkvan gişkunani ma sonuri bore....

24 Ocak 2011 Pazartesi

Gurbete Dair....

Oralarda, dallar yaş, yapraklar yaş, toprak yaş;
Benim gözümde bir damla yaş.
Oralarda,toprak yeşil, dallar yeşil, dağlar yeşil;
Benim yüreğim yeşil.
Oralarda bulutlar ağlar, dağlar yeşil....
Buralarda gözlerim ağlar, yüreğim yeşil...

Ve buralarda...
Hep sararmakta yer gök, bir belirsiz mevsimin kucağında...
Oysa, yağmurlar yağarken oralara,
Toprak öyle mis gibi kokarken,
Çocukluğum boynunu bükmüş beklerken kapı eşiğinde,
Bayram şekerlerim, taze sabahlar gözlerken yolumu,
Ahşap merdivenlerin gıcırtısı, ninemin türküleri,
Tulum sesi gezmekteyken dağlarımda,
Sonbahar rüzgarları ile sarhoş....
Üstelik vakit daralmaktayken böyle sinsice...
Ben olamam kök salan buralara..
Olsa olsa gurbettir...
Bakın göreceksiniz, gurbettir...
Kök salmakta olan acıta acıta buralarda...

Tomurcuklar uyurken dallarında,
Benim için hasret büyütmekteler oralarda....
Patlayan tomurcukların sesini duymak için ,
Hergün büyümekte olan da yürektir buralarda.

Kuş kafese sığmaz olunca...
Birgün...
Gözlerindeki yaşları silip...
Yüreğindeki ağacı alıp,
Gidecek olan da biziz buralardan...

10 Ocak 2011 Pazartesi

pişmanlık

Acıklı filmler izlemek istiyorum. Kalbimi sızlatacak anılarımı tekrar tekrar hatırlamak, hüzünlü şarkılar dinlemek, yalnız kalmak sonra da yalnızlığa kahretmek istiyorum. Kadersiz bir zavallı olduğumu düşünüp burnumun sızlamasını ve hiçbir tesellinin de kar etmemesini istiyorum. Sevgisiz kalmak, eleştirilmek, yaranamamak, yanlış anlaşılmak, ihmal edilmek, yoksun bırakılmak, dibe vurmak istiyorum. Madem kalbim acıyı yadırgamıyor, mutluluk sahte, eğreti ne bileyim yabancı duruyorsa bakalım nereye varacak bunun sonu? Bir sonu var mı? Yanlış kararlar vermişsen ve henüz değiştiremeyeceğini düşünecek kadarsa ve katlanmak ağır basıyorsa şimdilik...Bütün bu süslü lafların söylediği tek bir şey var galiba pişmanlık...

31 Aralık 2010 Cuma

2011, kartpostallar vs..

Yeni yıldan birşeyler beklemeyi ne zaman öğrendik bilmiyorum ama herhalde o da çocukluğumuza dayanıyordur herşey gibi... O zamanlar üzerinde çatısı karlarla kaplı, pencerelerinden mavi dokuya zıt sapsarı sıcacık bir ışığın yansıdığı pencereleri olan pofuduk bir ev ,yanında ışıl ışıl bir çam ağacı, havada uçuşan kar taneleri olan kartpostallarda mutluluğun gizlendiğine kalıbımı basardım. Çok kere valizimi toplayıp oraya göç edercesine resme dalar zamanın nasıl geçtiğini anlamazdım. Hala sıkıcı toplantılarda kendimi kağıdın bir köşesine önünde kesilmiş odunların olduğu, postakutusunun üzerinde kar olan kulübeleri çizerken bulurum. Nefes almak için pencere açmış gibi ferahlatır beni. Ne diyordum, yeni yıl...Allah yeni yılda herkese kartpostallarda idealize edildiği kadar çok huzur ve mutluluk versin.