31 Aralık 2008 Çarşamba

Belki yeni yıl unutturur hüzünleri

Belki yeni yıl taptaze fidanlar gibi yeşerir ümitler, susuz kalır acıların değirmeni...
Tanrım yeni yıl barışla gelsin, evsizler ev, yolsuzlar yol, bekarlar koca, hastalar şifa, fakirler para,vefasızlar vefa, kalpsizler merhamet bulsun

25 Aralık 2008 Perşembe

Avlumuz

Olgun armutların mevsimi gelince her sabah toprak zeminine düştüğü, kadife çiçeklerinin açtığı, biz büyüdükçe daha küçük algıladığımız bir avlusu vardı köydeki evimizin. Güneşli günlerde çalı süpürgesiyle süpürürken öğütler alırdık nasıl toz kaldırmadan süpürüleceği hakkında. Her bir köşesi santim santim zihnimizdeydi,
kuru dal parçasıyla çizgiler çizer, çizik taş oynardık. Mısır püskülü, erik dalı,kabak çiçeği gibi organik oyuncaklarımızı günün geç saatlerinde ertesi gün erkenden kavuşmak üzere vedalaşarak avluya parkederdik. Yağmur yağınca kara lastikleri içeri alır, camdan damlaların toprakla dansını izlerdik. Armut ağacının köklerinin bir kısmı yüzeydeydi ve biz avucumuzun içi gibi bilirdik yerdeki duruşlarını. Kestane yapraklarını yere dizer büyülenmişçesine saatlerin geçtiğini bilmeden oynardık. Koca cüsseli ağaç sanki gözkulak olurdu bize. Öyle sevecen ve güven vericiydi ki çay bahçesindeki annemizi ara ara hatırlardık. Duvarın altındaki salkım söğüt yağışlı karadeniz ikliminde avludaki şölene katılmak için sabırsızlanırcasına hızla büyürdü. Dedem tahta bir sedir yapmıştı bir ara önüne. Harika gün batımlarında oturduğumuzu hatırlıyorum. Kar altında sedir, salkım söğüt ve arkada duran yıllanmış serender dile gelecek gibiydi. Kenarda dedemin sepet ördüğü özel dalları yumuşatan özel bir havuz, havuzun ortasında tıpasını açınca coşkuyla akan bir su borusu vardı. Bir zamanlar şimdi torun torbaya karışan olgun gelinler nasıl kaldırdıklarını büyüyünceye kadar anlamadığım gügümlerle su taşırlardı o çeşmeden. Bu sayede sabahları günaydın, akşamları iyi geceler dilenirdi akrabalara. Bazen bayramlıklarla uçarcasına, bazen çay muşambalarıyla konarcasına geçerdik içinden. Yaz sonu ayrılık vakti gelince armudun dibinde durur döner son bir fotoğraf daha çekerdik zihnimizin albümüne...

15 Aralık 2008 Pazartesi

Ben şimdi ne yapayım?

Kış geldi, kendine dönmen için, sıcak çorbayı sevmen için, yün örmen için, karların kederlerini örtmesi için, baharı beklemen için. Kış geldi, üşümen için, güneşi sevmen için, ormandaki tahta kulübeyi anımsaman, şöminenin başında oturma hayalleri kurman için. Evini sevmen için, sahlep içmen için, eski aşklarını düşünmen için uzun uzun. Gecelerin uzaması için, bol bol rüya görmen için, tatlı yemen için... Kış geldi, karlı çam dallarından unicef'in şirin kartpostallarına dalman için, kibritçi kızı hatırlaman için, kitap okuman için...
Bu yazıyı yazdım, kış geldi, ben şimdi ne yapayım dememen için.

14 Aralık 2008 Pazar

Gidebilir miyim?

Yollar gider, karlıdağlar gider ben gidemem...Bir gözüm gitse bir gözüm kalır.Zaman gider, gece gider, ben gidemem .Bir ayağım gitse biri kalır.Tekerlekler döner, karanlıklar ürpertir, toprak gider ben gidemem.Bir elim gitse bir elim saçında kalır. ışıklar geçer, küçük evlerde hayatlar akar, elalem gider, ben gidemem...Üstümde gök gider, içinde yıldızlar gider, ben gidemem. Bir yanım gitse bir yanım kalır.
Yüreğimin sızısı, gözlerimin gülüşü, kulağımda türkülerin,herşeyim orda kalır.Bir çocuk ağlar ardımdan bilirim, yüreğim orda kalır...
Herkes gider ben orda kalırım, Ben giderim sen orda kalırsın.Ben giderim biz orda kalırız....

12 Aralık 2008 Cuma

Sen giderken

Bana biraz kendinden bırak,
Aşina gülüşünden,
Sevecenliğinden,
Sesinin tınısından,
Göğe uzandığın ellerinden...

Göğsümden bir kuş havalanacak,
Cümleler geçecek içimden,
Bütün gemilerim batacak,
Issız kumsallara vuracak dalgalarım
Türkülerin kalacak kulağımda yadigar.


Yine sen olacağım biraz,
Kaybetmemek için yolumu.
Dayanmak için yokluğuna
Bir sonraki bahara kadar,
Bana biraz kendinden bırak

O Türkü

O türküyü arıyorum.Hani herşeyi birden anlatan o türkü varya.Hani hem bugünü, hem yarını hem de dünü anlatan o türkü.Hani seni hem ağlatan, hem güldüren, hem coşturan hem durultan o türkü.Hani içinde sevdiklerinin olduğu, sevdalarının olduğu, gözyaşlarının inci taneleri gibi saklandığı o türkü.Hani gelip boğazına düğümlenen var ya.Bir dost sesi duyunca gözlerinden fışkıran o türkü.
Hani varya o türkü;bütün dünyayı dolaşıp, bütün yüreklere girip çıkan ve bir akşam üstü köyünden serin rüzgarların peşine takılıp gelen.Gelip saçlarını uçuşturan, yüreğini kırpıştıran . İçinde hem gurbeti hem sılayı saklayan,hem ayrılığı hem kavuşmayı büyüten.İçinde toprak kokusu olan, ana kucağı, yar sıcağı olan.Hem çocukluğundan kalan hem şimdine ait.O türkü işte; hem çok iyi bildiğin, hem bir türlü söyleyemediğin.Herşeyi bir çırpıda anlatıverecek olan, varlığını bildiğin ama bir türlü bulamadığın.Nekadar uğraşsan da anlatamadığın...
Hani varya o türkü işte; içinde dizboyu efkar olan.Diz boyu hayat, dizboyu hüzün....

8 Aralık 2008 Pazartesi

Aşağıdan Gelir Omuz Omuza

Aşağıdan Gelir Omuz Omuza
Çiğdem De Karışmış (Aman Aman) Güle Nergize
Benden Selam Söylen O Vefasıza

Baba Bayramınız (Aman Aman) Mübarek Olsun
Kirve Bayramınız (Aman Aman Aman) Karalı Geçe

Duvara Yaslandım Sigaram İçem
Yağlı Kurşun Geldi (Aman Aman) Ben Nire Gaçam
Kanadım Yoktur ki Havaya Uçam

Baba Bayramınız (Aman Aman) Mübarek Olsun
Kirve Bayramınız (Aman Aman Aman) Karalı Geçe

Yorgun Yorgun Vardım Orak Biçmeye
Köyün Çeşmesinden - Bir Su İçmeye
Yağlı Kurşun Gelir Ciğer Deşmeye

Baba Bayramınız (Aman Aman) Mübarek Olsun
Kirve Bayramınız (Aman Aman Aman) Karalı Geçe

Bugün Olmazsa ....



O sabah, nasip olursa bayramda muttafide olmak, hele de aylardan yine kasım olursa dünyada cenneti nasip etttiği için Allah'a şükredeceğiz, çocukluğumuzdan tanıdık hafiflemiş kıpır kıpır kalbimiz otfaya çıkacağız, yapraklar dökülmüş olacak, kalaşi esecek, boğazımızda düğüm düğüm olacak o güne kadar çekilen acılar, oh be işte burdayız, bitti hasret, artık mutluluk zamanı...Babam bayram namazından dönecek, annem henüz tüttürmeye başlamış olacak bacayı, inip bayramlaşacağız. Hava mutluluk kokacak; yaprak, toprak, havla, kalaşi, feli, çay, kına, aşk...
Bayramlıklarını giymiş çocuklar şeker torbalarıyla kapımıza gelecek, yüzlerindeki aynadan bakacağız çocukluğumuza.
Kahvaltıdan sonra Xurmalivadiye gideceğiz, orda asıl ziyafet...Ilık rüzgar, maviyeşil lahanalar, sararmış kiraz yaprakları, turuncu ballı hurmalar, kahverengi toprak, dede, yenge, babaanne...Çay çiçekleri açmış olacak harika kokularıyla ziyafeti tamamlamak için. Hendeğin dibine çökeceğiz, rüzgar dokunacak saçlarımıza diye, mutluluğun kokusu dolacak ciğerlerimize diye, özledik diye memleket toprağını...Lahana toplayıp aşina patika yollardan eve döneceğiz. Babam çay demleme, annem lapa yapma telaşında olacak. Zaman o sabahta durmuş olacak...
Bugün olmazsa birgün...