6 Ekim 2009 Salı

Karmatte ( Değirmen )

Bir değirmenimiz vardı.Aslında bizim değil, adet olduğu üzre tüm mahallelinindi.Kocaman, paslı, masallardan fırlamış izlenimi doğuran anahtarı bizde dururdu.İhtiyacı olan alır kullanır, işi bitince geri getirirdi..Mısır çuvalını sırtına alan kapımızı çalardı değirmen anahtarı diye.Bu gidişin bir de sırtında mısır unu çuvalıyla dönüşü olurdu.Bu sefer anahtarı bırakmak için.Küçük sohbetler yapılırdı eşik önünde.Hemen gitmeye hazır vaziyette, sırttaki çuval inmeden yere.

Küçük bir derenin oralara özgü derin vadisinde, bir yamaca gizlenmiş beklerdi.Vadisine gizlendiği küçük derecik can verirdi ona.Gıcırtıyla çevirirdi değirmenin ahşap çarklarını, etrafa ak köpükler saça saça.Daracık bir patikadan inilirdi değirmene.Önce yosun tutmuş betondan çatısı görünürdü, sonra yavaş yavaş belirirdi o büyülü kapı...

Değirmeni inşa eden ve köylünün hizmetine sunan dedem, bakımıyla da ilgilenirdi.Ben gizli bir gurur duyardım içten içe bu durumdan, ama adını koyamazdım o zamanlar.

Genellikle akşam üzeri giderdik o değirmene.Dedemin tombul elleri içinde ellerimin kaybolabileceği yaşlardaydım henüz.Ama tutamazdım ellerini.Karadeniz'in dar patikalarında ancak tek kişi yürünürdü.Hep bir ürperti olurdu içimde.Değirmenlerin hep ırmak vadilerinde kuytu yerlerde olmasından mı kaynaklanırdı bu korku; yoksa onlar hakkında anlatılan peri hikeyelerinden mi bilemezdim.

Kocaman paslı anahtar dönüpte kapı açılınca, ahşap, mısır, un kokusu çarpınca burnuma unuturdum herşeyi...Belki - şansım varsa -değirmen taşı hala dönmekte olurdu,
ben seyrederdim peryodik aralıklarla taşa düşen mısır tanelerinin ahengini.O ses, o koku, tanelerin dizi dizi akışı, unun dıştan içe ; inceden kalına doğru dökülüşü...

Taş durduğunda ise, dışarıda ırmağın sesine karışık türkü sesi gelirdi dedemin.Sözleri yoktu o türkülerin.Heceleri vardı ve ben ta içimde hissederdim, o sesin bana verdiği güven ve mutluluğu....Bilirdim, dedem maharetli elleri ile değirmen çarkının dönmeyen yerlerini elden geçirmektedir...O ses geldiği sürece sorun yoktur.Bilirdim ben çocuğum, dedem yanımda....

3 yorum:

şina dedi ki...

Bu yaz gidip resmini çekmeli ve eklemeliyiz bence...

LOYA dedi ki...

zaten bir resmimizin olmamasına, bunca zamandır oraya gitmemiş olmamıza inanamıyorum.Hüznünden mi kaçtık acaba?

şina dedi ki...

Hüzün bizim teyzemiz olur ya da ne biliim anahtarlığımız ya da çaydanlığımız gibi birşey...Aşina,elimizin altında, tanıdık... Kaçmamışızdır...